Kambiyo Senedinin Ticari Deftere Kaydedilmemesi

Bugün okuyucularımız ile paylaşacağımız Yargıtay kararı 2016 yılına ait olup; kambiyo senetlerinin davacının ticari defterine kaydedilmemiş olması durumda hükümden düşmeyeceğine ilişkin karardır.

Buna göre, açılmış olan menfi tespit davasında davacının, kambiyo senedini kendi ticari defterine kaydetmediği saptanmış ve Yargıtay, bu durumda kambiyo senedini hükümden düşmeyeceğine karar vermiştir.

              T.C.
        YARGITAY
19. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO: 2016/2577
KARAR NO: 2016/9913
KARAR TARİHİ: 02.06.2016

ÖZET:

KAMBİYO SENEDİNİN DAVACININ TİCARİ DEFTERİNE KAYDEDİLMEMİŞ OLMASI ONU HÜKÜMDEN DÜŞÜRMEZ

Taraflar arasındaki menfi tespit davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün davalı vekilince duruşmalı olarak temyiz edilmesi üzerine olmakla ilgililere çağrı kağıdı gönderilmişti. Belli günde davacı vekili Av. … gelmiş, diğer taraftan kimse gelmemiş olduğundan onun yokluğunda duruşmaya başlanarak hazır bulunan avukatın sözlü açıklamaları dinlenildikten ve temyiz dilekçesinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.

KARAR:

Davacı vekili, icra takibine konu iki adet senet sebebiyle müvekkilinin davalı-takip alacaklısına borçlu olmadığını, iş bu senetlerdeki borçlunun müvekkili şirketin eski ortağı ve yetkilisi olan ve davalının da babası olan dava dışı … tarafından imzalandığını, bonolar ticari defterlere kayıtlı olmadığı gibi bonoların protesto dahi edilmemesi ve alacaklı ile borçlunun baba-oğul olduğu gözetildiğinde alacağın muvazaalı olduğunu gösterdiğini, TTK’nın 393. ve 395. maddelerine göre şirketin altsoy ve üstsoya borçlanamayacağını ileri sürerek, müvekkilinin davalıya borçlu olmadığının tespitine, %20 kötü niyet tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

Davalı vekili, dava dışı …’ın davacı şirkete ortaklığı devam ederken şirkette yaşanan nakit sıkıntısı sebebiyle müvekkilinin şahsi kredi kartından davacı şirket hesabına para aktardığını ileri sürerek, davanın reddi ile %20 tazminata karar verilmesini istemiştir.

Mahkemece yapılan yargılama, toplanan delillere ve benimsenen bilirkişi raporuna göre; dava dışı …’ın davacı şirketin yetkilisi sıfatıyla dava konusu iki adet senedi imzaladığı, davalı alacaklının senet borçlusu …’ın oğlu olduğu, davacı şirketin kayıtlarında şirketin borçlu olduğunu kanıtlayan herhangi bir senet kaydı bulunmadığı, daha önce imza yetkisi olan …’ın eski tarihli bonoları düzenleyerek şirketi borçlandırıp oğlu davalı …’ı alacaklı duruma getirmeye çalıştığı, şirketin senede dayalı borcu bulunmadığı, bu nedenle bonoların sonradan tanzim edilerek alacak yaratıldığı gerekçesiyle davanın kabulü ile icra takibine konu iki adet senet sebebiyle davacının davalıya borçlu olmadığının tespitine, %20 kötü niyet tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiş, hüküm davalı vekilince temyiz edilmiştir.

Dava, icra takiplerine konu davalının lehtarı davacının borçlusu olduğu iki adet senedin bedelsiz olduğu ve muvazaalı olarak düzenlendiği iddiasıyla İİK’nın 72. maddesi uyarınca borçlu olunmadığının tespiti istemine ilişkindir.

Dava konusu senetlerin düzenlendiği tarihte dava dışı …’ın davacı şirketin yetkilisi olduğu ticari kayıtlarla sabittir. O halde senetler davacı şirketin yetkilisi tarafından düzenlenmiştir. TTK’da düzenlenen kambiyo senetlerine ilişkin hükümlere uygun düzenlendiği, davalının senetlerde lehtar olduğu görülmektedir.

Öte yandan, kambiyo senedinin davacının ticari defterine kaydedilmemiş olması onu hükümden düşürmez. Bu durumda mahkemece davacının senede karşı iddialarını HMK’nın 201. maddesi uyarınca yazılı delille kanıtlaması gerektiği gözetilmeden yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.

SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün davalı yararına BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde iadesine, 02/06/2016 gününde oy birliğiyle karar verildi.

Yorum ve Soru Alanı

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir