Şirket Hukuku'nda Şirketlerin Kapatılması ve Tasfiyesi

Şirket Hukuku’nda Şirketlerin Kapatılması ve Tasfiyesi

Şirketlerin kapatılmasının nedenleri

Şirketlerin kapatılmasının nedenleri birçok faktöre bağlı olarak ortaya çıkabilir. Girişimciler veya şirket sahipleri, işletmelerinin başarısızlıkla sonuçlanması durumunda veya işletmenin artık gerekli olmadığına karar verildiğinde şirketlerini kapatmayı düşünebilirler. Bu kararı etkileyen birkaç ana faktör vardır.

Devamını okuyun “Şirket Hukuku’nda Şirketlerin Kapatılması ve Tasfiyesi”

Kiracıya İhtarname Çekildikten Sonraki Süreç Nasıl Devam Eder?

Kiracıya İhtarname Çekildikten Sonraki Süreç Nasıl Devam Eder?

Kiracıya ihtarname çekildikten sonraki süreç, çekilen ihtarnameye verilen tepkiye ve kiracının eylemlerine bağlı olarak farklı şekillerde ilerleyebilir. Genellikle, ihtarname çekildikten sonra kiracıya aykırılığı gidermesi için belli bir süre tanınır. Bu süre genellikle 30 gün olup, kiracıya aykırılığı düzeltmesi için zaman verilir.

Ayrıca kiracı tahliye davası hakkında geniş bilgi için tıklayabilirsiniz.

Eğer kiracı, ihtarnameyle belirtilen aykırılığı gidermezse, duruma göre farklı adımlar atılabilir. Örneğin:

  1. Yeni malik durumunda, kiracıya 6 aylık bir süre beklemek gerekebilir. Bu sürenin sonunda tahliye davası açılabilir.
  2. 10 yılı geçen kira sözleşmesinin bitimine 3 ay kala ihtarname çekilebilir ve 3 ay sonra tahliye davası açılabilir.
  3. Malik ihtiyaç sebebiyle çekilen ihtardan 6 ay sonra tahliye davası açılabilir.
  4. Komşulara saygı göstermeme gibi durumlarda, 30 günlük sürenin sonunda ev sahibi sözleşmeyi hemen feshedip tahliye davası açabilir. Aykırılık sebebiyle tahliye davası açmak için sözleşmenin feshedilmesine gerek yoktur, sözleşme süresince her zaman tahliye davası açma hakkı bulunur.

İhtarname Çekildikten Sonra Kiracı Ne Zaman Çıkar?

İhtarname çekildikten sonra kiracı, tahliye etmek için iki farklı şekilde hareket edebilir. İlk olarak, ihtarnameyle belirtilen tahliye sebeplerine karşı bir savunması olmadığı durumda, kiracı kiralananı sorunsuz bir şekilde boşaltabilir. Bu durumda uyuşmazlık olmayacak ve kiracı evi sorunsuz bir şekilde tahliye etmiş olacaktır. İkinci olarak, kiracı, ihtarnameyle belirtilen sebeplerin gerçek olmadığını düşünüyorsa ve ihtilafı mahkemede savunmak istiyorsa, kiralananı boşaltmayabilir ve ev sahibinin dava açmasına neden olabilir. Tahliye davası ev sahibi lehine sonuçlanırsa, kiracı mahkeme kararını uygulayarak tahliyeyi gerçekleştirmek zorunda kalacaktır.

İhtarname Alındıktan Sonra Kiracı Ne Yapmalı?

İhtarname alındıktan sonra bir kiracının yapması gerekenler hakkında bilgi sahibi olmak oldukça önemlidir. İhtarname, ev sahibinin kiracıya belirli bir koşulun yerine getirilmesini talep ettiği bir uyarıdır. Bu nedenle, kiracının doğru adımları atması ve durumu doğru şekilde ele alması gerekmektedir.

İlk olarak, kiracının ihtarnameyi dikkatlice okuması ve anlaması gerekmektedir. İhtarname, hangi koşulun yerine getirilmesi gerektiği, ne zaman ve nasıl yapılması gerektiği gibi bilgileri içerir. Kiracı, ihtarnameyi anlamadan veya önemsemeksizin hareket etmemelidir.

İkinci olarak, kiracının ihtarnameye uygun bir yanıt vermesi önemlidir. Kiracı, ihtarnameye uygun bir şekilde cevap vermeli ve belirtilen koşulu yerine getirmekte istekli olduğunu göstermelidir. Bu, yazılı bir cevap göndermek anlamına gelebilir veya ihtarnameye uygun bir şekilde davranarak talep edilen koşulu yerine getirebilir. Kiracının bu süre zarfında harekete geçmesi önemlidir, aksi takdirde ev sahibi yasal süreci başlatabilir.

  • Kiracının ihtarnameyi dikkatlice okuması ve anlaması
  • Kiracının ihtarnameye uygun bir yanıt vermesi
  • Kiracının harekete geçmesi ve talep edilen koşulu yerine getirmesi
Adım 1 Kiracının ihtarnameyi dikkatlice okuması ve anlaması
Adım 2 Kiracının ihtarnameye uygun bir yanıt vermesi
Adım 3 Kiracının harekete geçmesi ve talep edilen koşulu yerine getirmesi

İhtarname Sonrası Kiracı Ve Ev Sahibi Arasındaki Müzakere Nasıl İlerler?

Kiracının, ihtarname aldıktan sonra ev sahibiyle ilişkisi genellikle gerilimli ve zorlu olabilir. Ancak, her iki tarafın da sorunları çözmek için birbirleriyle işbirliği yapmaları önemlidir. İhtarname sonrası, müzakere süreci başlar ve kiracı ve ev sahibi arasında iletişim ve anlaşma sağlamak için çeşitli adımlar atılır.

İlk olarak, kiracının ihtarnameye verdiği uygun cevap süresi önemlidir. Yasalar genellikle kiracıya belirli bir süre verir ve bu süre içinde kiracının yanıt vermesi gerekir. Kiracının, ihtarnameye uygun bir şekilde yanıt vermesi, uygun bir dille ve sorunun çözümü için işbirliği içeren bir yaklaşımla gerçekleşmelidir.

Müzakere süreci, bir araya gelerek veya yazılı iletişim yoluyla devam edebilir. Kiracı ve ev sahibi, müzakerelerde anlayışlı olmalı, birbirlerinin görüşlerini dinlemeli ve çözüm odaklı olmalıdır. Taraflar, sorunun ne olduğunu ve nasıl çözülebileceğini tartışmalı, gerekirse uzlaşmalar yapmalıdır. Ancak, müzakereler sırasında yasal haklara ve işleri düzenleyen kanunlara uyulması da önemlidir.

İhtarname Sonrası Kiracının Tahliye Süreci Nasıl Işler?

Bir kiracıya ihtarname alındıktan sonra tahliye süreci oldukça önemlidir. Kiracının ihtarnameye verdiği cevap ve sürecin nasıl ilerleyeceği, kiracının haklarını ve hukuki yükümlülüklerini etkiler. Kiracının uygun bir cevap vermesi ve tahliye sürecini doğru şekilde takip etmesi, olası problemlerin önüne geçebilir.

Kiracı, ihtarname aldıktan sonra belirli bir süre içinde cevap vermek zorundadır. Uygun bir cevap vermemek veya süreyi aşmak, ev sahibi tarafından tahliye davası açılmasına neden olabilir. Kiracının cevabında, ihtarnameye yönelik itirazları veya düzeltmeleri belirtmesi önemlidir. Ayrıca, tahliye sürecindeki tarihleri ve süreleri takip etmek de kiracının sorumluluğundadır.

İhtarname sonrası, kiracı ve ev sahibi arasındaki müzakere süreci başlar. Kiracının uygun bir cevap vermesi durumunda, kiracı ve ev sahibi arasında anlaşma yoluna gidilebilir. Müzakerelerde, kiracının talepleri ve ev sahibinin beklentileri göz önünde bulundurulmalıdır. Kiracının, müzakereleri hukuki bir uzmanla desteklemesi tavsiye edilir.

  • Kiracının çıkarlarını koruması,
  • Tahliye sürecindeki haklarını anlaması,
  • Tahliye tarihlerini ve sürelerini takip etmesi,
  • Müzakereleri hukuki uzmanla desteklemesi,
  • Anlaşmazlık durumunda hukuki danışmanlık alması

Tahliye sürecinde, kiracının bu faktörlere dikkat etmesi önemlidir. Kiracı, belirlenen tahliye tarihine kadar tüm yükümlülüklerini yerine getirmeli ve evi teslim etmelidir. Aksi halde, ev sahibi tahliye davası açabilir ve yasal yaptırımlar başlayabilir.

Kiracının Yükümlülükleri Ev Sahibinin Yükümlülükleri
Evi tertemiz teslim etmek Tahliye sürecini takip etmek
Kiralama bedelini tam olarak ödemek Gerekli evrakları hazırlamak
Hasar tespitini yapmak Evin yeniden kiralanması için çalışmak

Tahliye süreci, ihtarname alındıktan sonra kiracının takip etmesi gereken önemli bir süreçtir. İyi bir iletişim ve müzakere, sorunların çözülmesinde önemli rol oynar. Kiracının tahliye sürecini doğru şekilde takip etmesi, hem kendi çıkarlarını hem de ev sahibinin beklentilerini karşılamasını sağlar.

Kiracıya İhtarname Çekilmesi Hakkında Örnek Yargıtay Kararları

YARGITAY KARARI
MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi

KARAR : İstinaf talebinin kabulü ile İlk Derece Mahkeme kararının kaldırılmasına, yeniden hüküm tesisi ile davanın kısmen kabulüne

İLK DERECE MAHKEMESİ : İstanbul 21. Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki ecrimisil davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.

Kararın davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile hükmün kaldırılmasına ve davanın kısmen kabulüne dair yeniden hüküm kurulmasına karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacılar vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda temyiz dilekçesinin kabulüne karar verilerek Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacılar vekili, muris …’un 03.04.2017 tarihinde öldüğünü, 4 No.lu bağımsız bölümde muris ile davalının 1/2’şer hissedar olduğunu, davalının davacıların rızası dışında taşınmazı kullandığını, ihtarname gönderildiği hâlde davacılara ödeme yapılmadığını, kiracıya da ihtarname gönderildiğini, kiracı şirketin 1.625,00 TL olmak üzere Mayıs ve Haziran 2018 kiralarını müvekkillerine ödediğini ancak, gerçek kira bedelinin daha yüksek olduğunu belirterek 08.06.2013-08.06.2018 dönemi için 30.000,00 TL ecrimisil alacağının her aya ilişkin kısmının ait olduğu aydan itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak payları oranında davacılara ödenmesine karar verilmesini dava ve talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı vekili; ölmeden önce muris …’nin 1/2 payını kendisine sattığını, bedelin ödendiğini ancak, devir yapmadığını, murisin rahatsızlandığını, bu nedenle davalının tapu devri için ısrar etmediğini, toplam 56.000,00 TL tutarında davacıların murisi için harcama yaptığını, bu harcamanın ecrimisil miktarından mahsup-takas edilmesini, taşınmazın 2002 yılında dava dışı şirkete kiralandığını, kira bedelinin sözleşmede gösterildiğini, açıktan para almanın söz konusu olmadığını belirterek davanın reddini talep etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesi yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararında; \”dava konusu 4 nolu bağımsız bölümde davalı ve murislerinin 1/2 pay sahibi olduğu, davacılar ve murisleri tarafından hisseleri oranında kira bedeli talep edildiği halde davalı tarafından payları karşılığı davacılara herhangi bir ödeme yapılmadığının dinlenen tanık beyanı ve davalının kabulünde olduğu, davalının bu payı davacıların murisinden satın aldığı bu nedenle kira bedelinden ödeme yapmadığı savunmasında bulunduğu ancak bu savunmasını kanıtlayan delil sunmadığı, davalı tarafından davacılar murisinin hastane masrafları karşıladığından bunun mahsubu talep edilmiş ise de; takas mahsup için aranan kanuni şartların gerçekleşmediği, davacıların 2018 Mayıs, Haziran ayı kira bedelini aldıklarını beyan etmeleri nedeniyle 08.06.2013 tarihinden 30.04.2018 tarihleri arasında kirada olan hisseli taşınmaz için intifadan men koşulu aranmayacağından davanın kabulüne, toplam 127.973,77 TL ecrimisil bedelinin dönem sonlarından itibaren işleyecek yasal faizi ile davalıdan alınarak veraset ilamındaki hisseleri oranında davacılara ödenmesine, takas mahsup talebinin reddine\” karar vermiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

Davalı vekili, geçerli bir kira sözleşmesi olmasına rağmen bu sözleşme yok sayılarak farazi bir kira bedeli belirlenmek suretiyle karar verildiğini, paydaşlardan birinin taşınmazı kiraya vermesi karşısında diğer paydaşın herhangi bir itiraz yoluna başvurmaması sebebiyle açık veya zımni olarak onay vermiş olacağını, Mahkeme kararına dayanak teşkil eden bilirkişi raporunda emsal olarak belirlenen taşınmaz ile dava konusu taşınmazın vasıflarının uyuşmadığını, takas-mahsup talepleri değerlendirilmeden hüküm kurulduğunu dile getirmiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararında; \”Davalı vekilinin istinaf talebinin kabulü ile yerel mahkeme kararının kaldırılmasına; murisin hayattayken talep etmediği dönem için mirasçılarının talep hakkı olmayacağından murisin ölüm tarihinden önceki döneme ilişkin ecrimisil talebinin kabulüne karar verilmesinin doğru olmadığı gerekçesiyle murisin ölüm tarihinden dava tarihine kadar hesaplanan miktar üzerinden davanın kısmen kabulüne, davacı … yönünden 26.506,90 TL, Nimet yönünden 8.835,63 TL ecrimisil talebinin kabulüne, fazlaya ilişkin talebin reddine\” karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davacılar vekili, İlk Derece Mahkemesi kararının doğru olduğunu, murisin ölüm tarihinden itibaren ecrimisile hükmedilmesine karar verilmesinin doğru olmadığını, davanın kısmen kabulüne karar verilmesi nedeniyle AAÜT 13/3’de yer alan \”Maddi tazminat istemli davanın kısmen reddi durumunda, karşı taraf vekili yararına bu Tarifenin üçüncü kısmına göre hükmedilecek ücret, davacı vekili lehine belirlenen ücreti geçemez.\” maddesi uyarınca davacılar aleyhine hükmedilen vekâlet ücretinin davacılar lehine hükmedilen vekâlet ücretini geçtiğini dile getirmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, paydaşlar arası ecrimisil istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

Karar tarihinde yürürlükte olan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 13/3 üncü maddesi; \”Maddi tazminat istemli davanın kısmen reddi durumunda, karşı taraf vekili yararına bu Tarifenin üçüncü kısmına göre hükmedilecek ücret, davacı vekili lehine belirlenen ücreti geçemez.\” hükmünü içermektedir.

3. Değerlendirme

1. Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre davacılar vekilinin aşağıdaki paragrafın kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.

2. Somut olaya gelince; karar tarihinde yürürlükte olan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 13/3 üncü maddesi dikkate alındığında Mahkemece davacılar yararına 5.301,68 TL avukatlık ücretine hükmedildikten sonra, davacılar lehine verilen vekâlet ücretini aşacak şekilde reddedilen kısım yönünden davalı lehine 13.433,42 TL vekâlet ücreti takdir edilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Ne var ki, bu yanlışlığın giderilmesi hükmün bozulmasını gerektirmiş ise de, yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 370/2 nci maddesi uyarınca Bölge Adliye Mahkemesi hüküm sonucunun aşağıdaki şekilde düzeltilerek onanmasına karar vermek gerekmiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeple;

1. Davacılar vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazlarının REDDİNE,

2. Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi hükmünün 4 numaralı bendinde yer alan \”13.433,42 TL\” ibaresinin hükümden çıkarılarak yerine \”5.301,68 TL\” ibaresinin yazılması suretiyle hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA,

Peşin alınan temyiz harcının istek hâlinde ilgiliye iadesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

26.04.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.

YARGITAY KARARI

MAHKEMESİ : … Bölge Adliye Mahkemesi 36. Hukuk DairesiTaraflar arasındaki tahliye davası nedeniyle yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne, borçlu kiracının kiralanandan İİK 269/a maddesine göre temerrüt nedeniyle tahliyesine karar verilmiştir.

Kararın borçlu/kiracı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince, kamu düzenine aykırılık bulunmayan ilk derece mahkemesince verilen kararın yerinde olduğu anlaşılmakla, istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı borçlu/kiracı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi … tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Alacaklı/ kiralayan vekili dava dilekçesinde; 2021 yılı mart ayı kira bedeli nedeniyle davalı aleyhine icra takibi başlattıklarını, borçlu kiracının süresi içinde takibe itiraz etmediğini, yasal süre içinde ödeme yapılmadığını ileri sürerek borçlu kiracının taşınmazdan tahliyesini talep etmiştir.

II. CEVAP

Borçlu/kiracı vekili cevap dilekçesinde; pandemiden etkilendiğini, sözleşmede mücbir sebeple gecikmelerden sorumlu olunmayacağının kararlaştırıldığını, taşınmazdaki ayıplardan dolayı taşınmazı gereği gibi kullanamadığını, kira ödeme yükümlülüğünün askıda olduğunu, Sulh Hukuk Mahkemesinde uyarlama davası açtıklarını, mahkemece kira bedelleri hususunda tedbir kararı verildiğini, dava tarihi olan Aralık 2020 tarihinden itibaren 100.000 TL olarak belirlendiğini, takibe konu ayın Mart 2021 olduğunu, dolayısıyla vade yeni belirlendiğini ve temerrüt koşullarının oluşmadığını, bu nedenle davanın reddini talep ettiklerini ayrıca talep konuları aynı olduğundan … 4. İcra Hukuk Mahkemesindeki dosya ile bu dosyanın birleştirilmesi gerektiğini ve müvekkilinin icra dosyasına itirazı kayıtla ödemede bulunduğunu belirterek davanın reddini, %20’den aşağı olmamak üzere inkar tazminatına hükmedilmesini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; taraflar arasında 12.03.2019 tarihli kira sözleşmesinin varlığı ve kira miktarı hususunda tartışma bulunmadığı, davacı-alacaklının taşınmazı satın aldıktan sonra kira bedellerinin kendisine ödenmesi hususunda davalı-kiracıya ihtarname göndererek sözleşmenin tarafı haline geldiği, borçlu tarafından süresinde takibe itiraz edilmemesi sebebiyle takibin kesinleştiği, 30 günlük ihtar müddeti içerisinde borcun da ödenmediği, ödeme emrinin usulsüz tebliğ edildiğine yönelik iddia ayrıca bir şikayet konusu yapılması gerektiğinden bu aşamada incelenemeyeceği,borçlu vekili tarafından mücbir sebep nedeniyle kira bedellerinin ödenemediğini ve bunun sözleşmenin 9.1. maddesine uygun olduğu ileri sürülmüş ise de; dar yetkili icra mahkemesince bu hususun tartışılamayacağı, ayrıca sözleşmenin 9.1. maddesine göre mücbir sebep iddiasında bulunan tarafın söz konusu durumu en geç beş gün içerisinde diğer tarafa yazılı olarak bildirmesinin de gerektiği, davalı tarafça bu bildirimin yapıldığına dair bir belge de sunulmadığı, kiralananın usulüne uygun olarak kullanılamadığı iddialarının icra mahkemesinin inceleme alanı dışında kaldığı, aylık kira miktarına, işlemiş faize ve faiz oranına itirazların da borca itiraz niteliğinde olduğu, tahliye davasında ileri sürülemeyeceği, … 4. İcra Hukuk Mahkemesinin 2020/650 Esas sayılı dosyasında dava ve takibe konu edilen aylar ile bu dava dosyasına konu edilen ayların farklı olduğu, derdestlik bulunmadığı, Sulh Hukuk Mahkemesinde açılan uyarlama davasında kira miktarının 100.000 TL olduğu kabul edilse dahi belirlenen miktarın yasal 30 günlük ödeme süresinde ödenmemesi karşısında temerrüt şartlarının gerçekleştiği, yine icra dosyasına ihtirazi kayıtla yapılan ödemenin de 30 günlük yasal süresinde olmadığı gerekçesi ile davalı tarafından kesinleşen takip miktarına göre otuz günlük yasal ihtar müddeti içinde kira borcunun ödenmemesi sebebiyle temerrüt olgusu gerçekleştiğinden davalı-borçlunun belirtilen adresindeki kiralanandan İİK’nın 269/a maddesi uyarınca temerrüt nedeniyle tahliyesine

karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde borçlu/kiracı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

Borçlu/ kiracı vekili istinaf dilekçesinde; pandemiden etkilendiğini, sözleşmede mücbir sebeple gecikmelerden sorumlu olunmayacağının kararlaştırıldığını, taşınmazdaki ayıplardan dolayı taşınmazı gereği gibi kullanamadığını, kira ödeme yükümlülüğünün askıda olduğunu, Sulh hukuk mahkemesinde uyarlama davası açtıklarını, mahkemece kira bedelleri hususunda tedbir kararı verildiğini, dava tarihi olan Aralık 2020 tarihinden itibaren 100.000 TL olarak belirlendiğini, takibe konu ayın Mart 2021 olduğunu, dolayısıyla vade yeni belirlendiğini ve temerrüt koşullarının oluşmadığını, bu nedenle davanın reddini talep ettiklerini ayrıca talep konuları aynı olduğundan … 4. İcra Hukuk Mahkemesindeki dosya ile bu dosyanın birleştirilmesi gerektiğini ve müvekkilinin icra dosyasına itirazı kayıtla ödemede bulunduğunu ileri sürerek İlk Derece Mahkemesi kararının ortadan kaldırılması istemi ile istinaf yoluna başvurmuştur.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile 13 örnek ödeme emrinin borçlu kiracıya tebliğ edildiği, ödeme emrine yasal süre içinde itiraz edilmediği, takibin kesinleştiği, yasal 30 günlük süre içinde borcun da ödenmediği, tahliye talepli davanın süresinde açıldığı, emsal gösterilen Dairenin 2022/833 E.- 2022/945 K.sayılı kararında ilk derece mahkemesinin davanın reddi kararına ilişkin olarak esas hakkında bir inceleme yapılmadığından bu davaya emsal olma niteliğinde olmadığı, borçlu kiracının, takibe konu kira bedelini ödediği yönünde bir savunması bulunmadığı, İİK’nın 68. maddesinde sayılan belgelerden biriyle borcun talep edilemeyeceğinin de kanıtlanamadığı, talep edilen 2021 yılı Mart ayı kira bedelinin pandemi nedeniyle tahsil edilemeyeceği yönünde yasal bir mevzuat bulunmadığı, ilk derece mahkemesi kararının yasaya uygun olduğu gerekçesi ile davalı borçlu vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde borçlu/ kiracı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Borçlu/kiracı vekili temyiz dilekçesinde; istinaf dilekçesindeki sebepler aynen tekrar edilerek kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, kira ilişkisinden kaynaklı temerrüt nedeniyle tahliye talebine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri,

İİK 269 uncu madde vd hükümleri

3. Değerlendirme

1. Temyiz incelemesinin duruşmalı yapılmasına işin ivediliği ve niteliği nedeniyle 5311 Sayılı Kanunla değişik İİK’nin 366. maddesi hükmü uygun bulunmadığından kiracı/borçlu vekilinin bu yöndeki isteğinin reddine oy birliği ile karar verildikten sonra işin esası incelendi:

2. Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun’un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

3. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup borçlu/ kiracı vekilinin temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 5311 sayılı Kanun ile değişik İİK’nın 364/2. maddesi göndermesiyle uygulanması gereken 6100 sayılı Kanun’un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Alınması gereken 179,90 TL temyiz harcından, evvelce alınan harç varsa mahsubu ile eksik harcın temyiz edenden tahsiline,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

27.02.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.

icra hukuku

İcra Hukuku: Borç Tahsili ve İcra Süreçleri

Borç, finansal açıdan zorlu bir durumda bulunmayanlar için bile korkutucu olabilir. Borcun tahsil edilmesi birçok zaman yorucu ve çekişmeli bir süreç gerektirir. Bu nedenle, Türk hukuk sistemi içerisinde önemli bir yere sahip olan İcra Hukuku birçok kişi için en iyi çözüm yolu olarak görülebilir. İcra hukuku, düzenlenmiş bir takım kurallara ve süreçlere göre işlemektedir. Bu süreçleri iyi bilmek, borç tahsilinin başarılı bir şekilde yapılması için oldukça önemlidir.

Devamını okuyun “İcra Hukuku: Borç Tahsili ve İcra Süreçleri”
Bursa icra avukatı

Bursa İcra Avukatı

Bursa icra avukatı; İcra hukuku borçların tahsili için başvurulan yasal bir yöntemdir. Borçlu tarafın borcunu ödememesi veya ödeme planına uymaması durumunda alacaklı taraf, icra hukuku yoluyla alacağını tahsil etme hakkına sahiptir. Bursa’da icra avukatı olarak faaliyet gösteren uzman avukatlarımız, müvekkillerimizin icra hukukuyla ilgili tüm konularda hukuki destek sağlamakta ve en iyi sonucu elde etmek için çalışmaktadır.

Devamını okuyun “Bursa İcra Avukatı”

icra iflas hukuku

İcra Hukuku

İcra hukuku, tüzel ya da gerçek kişilerin, daha önce çek senet gibi yasal yollar ile kesinleşmiş borçlarını, alacaklılardan temerrüde düşülmesi halinde cebren tahsil edilmesi sürecidir. Daha açık bir ifade ile, borçluların borcunu, belirlenen tarihlere bağlı kalmaması ve belirlenen miktarı ödememesi sonucu, icra marifeti ile alınmasıdır. Alacaklının, alacağını tahsil edebilme amacı ile icra marifetine başvurmak için borcun konusunun ne olduğu bir önem teşkil etmez. Kredi kartı, nafaka, poliçe, fatura kira bedeli ve bunun gibi borç alacak ilişkisi oluşturan sebepler, icra yoluna başvurulması için yeterlidir.

Devamını okuyun “İcra Hukuku”